29 Eylül 2010 Çarşamba

Bu aralar tek yaptığım Travis dinlemek..
Soru çözerken,okula giderken,dinlenirken sürekli sürekli Travis dinliyorum..
Ha bide somurtuyorum.
Her zaman ki etrafına neşe saçan Cansu kayboldu bu aralar,inanılmaz sıkıldım.
Hani otururum,uyurum geçer diyordum lakin geçmiyor..
Hergün 8de dershaneden geldikten sonra yarım saate yemek yiyip 15 dakika uzanıp 12 buçuğa kadar kahve takviyeleriyle çalışıp uyuyorum,arada meyve yiyorum,soda içiyorum.
Ve şu hayatta en sevdiğim şey olan kitap okumayı yapamıyorum uzun zamandır..
Oturup internetin başına bilim,edebiyat,felsefe alanlarında neler olmuş takip edemiyorum,bilen birileri varsa anlatsın bana.
Bu arada bende kesin migren var. Kesin ama! Sürekli baş ağrısı çekiyorum. Öyle böyle değil yalnız gözümü açamayacak duruma geliyorum ve bu beni çok daha somurtkan ve sinirli yapıyor.. Bi' an önce doktora gitmeliyim.
Bağıra bağıra şarkı söylüyorum sürekli evde,okulda. İnsanlar deli diyor bana ama umrumda mı orası tartışılır :) -aa güldüm bak-
Neyse garip günler geçiriyorum,umarım bi kaç güne gelirim kendime..

21 Eylül 2010 Salı

An itibariyle
hem okulu,hem öss'si olan bi cns var karşınızda..
Haliyle zorlanacağım bilgisayar açmaya.
Sayfalarca matematik ve geometri ödevleri uykumda bile beynimde uçuşuyor.
Ayrıca inanılmaz yemeye başladım. Daha 2. dersten acıkıyorum filan bu benim için iyiye işaret kilo alabilirim umarım.
Neyse,
Arada girebilmeyi umuyorum.
Öptüm.

19 Eylül 2010 Pazar

2. İzmir Uluslararası Dans Festivali

İtiraf etmeliyim ki hiç bir zaman dansa ilgim olmadı.
Hani seviyorum sevmiyorum bile diyemem o derece ilgisizdim ben.
Ta ki bugüne kadar..
Bugün teyzemin sayesinde muhteşem bi akşam geçirdim. Gerçekten mükemmeldi..
Taa 1 buçuk ay önce gazeteden kesmiş bi haber bugün aradı bizi dedi ki 'Bugün festival varmış hadi gidelim.'
Annem geldi odama 'Hazırlan festivale gidiyoruz' dedi..
Benimde aklıma ne festivali olduğunu sormak hiç ama hiç gelmedi..
Gittik Mavişehir Kapalı Spor Salonu'na (oğlum orası bildiğin Arena ya, hani Karşıyaka'nın basket maçlarında ses tellerimizi koparıncaya kadar hönkürdüğümüz yer)
Neyse anam bi gittim dans..
Yok dedim ben gidiyorum katlanamam bütün akşam evde geometri çözerim çok daha eğlenirim yani. Eniştem, teyzem ve annemin yoğun ısrarlarının üzerine tamam dedim burdayım ama hoşlanmazsam giderim. Tamam dediler.
14 eş 5 5 4'lü çıktılar ilk..
Salsa, cha cha, rumba, paso doble, jive ve samba..
Aman tanrım resmen şoka uğradım..
İlk şok anı yani.
Büyülenmiş gibi oldum ciddi anlamda..
Sonra 4ü elendi 5 5 olarak çıktılar sahneye.. Tempom arttı
Hele o paso doble.. Allahım ne muhteşem bi danstır o yahu. İnanılmaz beğendim..
Sonra yine 4ü elendi ve 6 eş kaldı..
Derken birinci İtalya oldu.. -zaten dediydim ben!-
Şunca zaman hiç birinden bi gram anlamamış olmama kızıyorum!
Keşke ilgimi çekseydi,keşke.. Özenmedim dans etmek istemezdim ama en azından böyle organizasyonlara koşa koşa giderdim..
Hıncal Uluç kankamızda ordaydı, Cevat Durak'ta sonra TolgaHan.
Ve hepsi bir yana Todes diye Rus bi ara grup çıktı.
Tam 12 gösteri sundular.. Yani tonlarca para yağdırıp her gösterilerine gidebilirim.. O derece mükemmellerdi. Zaten onları daha ilgiyle izledim diyebilirim.
Muhteşem bi akşamdı,cidden çok fazla iyidi..

Neyse kıssadan hisse;dans güzel şeymiş yahu..
Çok sağol teyze

17 Eylül 2010 Cuma

fatmagül

Fatmagül'ün suçu ne bilmiyoruz ama..
Bizi öğrettiği birşey var..

'Bi kızın gece o saatte dışarda ne işi var arkadaş?'
'Eee o saatte sokaklarda dolaşırsa olacağı o'

diyebilecek kadar hayvan insanlar varmış bizim ülkemizde..

Hiç mi vicdanınız yok sizin !?

16 Eylül 2010 Perşembe

heartbeat



You steal my heart away
Stop tryin’ steal my heart away

I can feel your heartbeat
He said to me
I can feel your heartbeat
Running through me

10 Eylül 2010 Cuma

Partiler ve Sarhoş olmak

Eğer sarhoş olmak istiyorsanız ve bu bir partide olacaksa
o parti kesinlikle ve kesinlikle kendi evinizde olmasın!
'O şuraya kustu'
'Aman annemin biblosunu devircek lanet olsun'
'Of içkiyi döktü'
'Allah tabaklar kırıldı' diye insanların peşinde koşmaktan
beyniniz hiç olmadığı kadar ayık ve dikkatli oluyor ve içtiğiniz onca içki kesinlikle etki etmiyor..

bkz:beyin ne tuhaf şey yehu
bkz:tecrübe


Ha tabiii 'Aman be banane. Kırılırsa kırılsın dökürlürse dökülsen hiç bişey olmaz' diyebilecek rahatlığınız varsa sayfayı kapatın,yazıyı unutun ve elinize telefonunuzu alıp evinizde vereceğiniz yeni parti programları yapın.

9 Eylül 2010 Perşembe

9 Eylül ve Bayram (:

Bayramınızın Hayır'lara vesile olmasını diliyorum :)
İyi bayramlar..
Birde güzel İzmirimizin kurtuluş günü kutlu olsun.. :)

8 Eylül 2010 Çarşamba

Diş ağrısı kadar lanet bişey daha yok!
Birileri sürekli dişimi beynime doğru oyuyor sanki
Of bela ya

5 Eylül 2010 Pazar

Kış

Ayaklarımın üşümesini özlemişim..
Geçenlerde üşüyüp kalın pike istedim annemden inanılır gibi değil..
Havalar artık serin,yaşasın!
Battaniyeye sıkı sıkı sarılıp uyumayı,ceket ve bot giymeyi,sıcak şeyler içip büzüşmeyi çok çok özledim..
Kış gelsin artık.

2 Eylül 2010 Perşembe

önyargı

Hayatım boyunca önyargım başıma dert açmıştır..
İyi bi insanı kötü,kötü bir insanı iyi sanmışımdır. Olayların sonunu görmeye çalışıp önyargıya başvurmuşumdur ve sonunda hiçte beklemediğim çok fena bi sonuçla karşılaşıp yanıldığımı anlamışımdır.

Sonunu gördüğümde hep kendi kendime söz vermişimdir, 'Bir daha önyargı yok!'
Ama hiç bir zaman bu sözü tutamadım.
Geçenlerde olduğu gibi...

Malum dershane.. Sene boyunca kucağımızda kollarımızda ortalama 5 kitap 1 defter 2 dosya taşıyoruz..

Yine bu ortalamanın tuttuğu bir gündü dün. Kolumda 4 kitap 1 tane 6 bölmeli defter 2 tanede dosya. Kollarım dosyanın çizikleriyle yara yara olmuş durumdaydı. Eve dönmek için dolmuşa bindim. Zaten dolmuşu beklerken çok sıra vardı haliyle ayakta 7 kişinin gidebilceği bi dolmuşta ayakta 17 kişi gittik.. Biner binmez bi abla(diyelim 25 yaşında vardı) çarptı gözüme. Gayet itici geldi o an bana,takmış kulaklığını oturuyordu. Kırmızı topuklu ayakkabılar siyah bi' pantolon, kırmızı çanta, omzu düşen beyaz bol bi t-shirt,fazlaca güzel bi' yüz ..-topuklu ayakkabılarını kıskandığımdan olsa gerek diye düşünüyorum bana gelen iticiliği- Neyse.. Düşündüm o an 'Oh giymiş topuklulularını yayılmış müzik dinliyor,biz burda bütün gün geometriye kafa patlatalım o şıkır şıkır gezsin. Biz ayakta kalalım o kadar yorgunlukla kitapları taşıyalım,başımız ağrısın umrunda mı' diye.. Bunları düşünürken bir yandan kollarım kopmuş vaziyette parayı çıkarmaya çalışıyodum ki o az önce bahsettiğim itici abla kulaklığını çıkarıp 'Canım benim çok zorlanıyorsun ver benim kucağımdan dursun kitapların' dedi..

Nasıl utandım o an.. Sanki içimden geçen o kötü düşünceleri herkes duymuşta, 'Bak sen öyle diyorsun ama kız seni düşünüyor!' diyorlarmış gibi geldi. Abla gayet içtenlikle gülümserken suratıma ben nasıl nasıl utandım ama anlatamam! Ve zaman tam o anı seyrederken içimi büyük bi mutluluk kapladı. Aslında benim tahmin ettiğim gibi değilmiş diye inanılmaz mutlu oldum ve yüzümde kocaman bi gülümsemeyle 'Çok çok teşekkür ederim,çok düşüncelisiniz' diyip verdim kitaplarımı ona.. Ayrıca inerken diğer ayaktakiler geçip oturmasın kalktığı yere diye 'Gel sen otur hadi' diyip çekti beni kolumdan oturttu kalktığı yere.. Utanmasam mutluluktan ağlıcaktım o derece oldum!

Dün hayat -daha doğrusu abla- bana tekrar tekrar öğretti önyargılı olmamam gerektiğini!
Her zamankinden çok daha fazla öğretti hemde.. Çünkü ilk defa o kadar utandım ve aslında iyi insanların varlığını tekrardan hatırladım!
Adını sanını bilmiyorum ama çok sağol abla..